NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
45 - (2571) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة وزهير بن
حرب وإسحاق بن
إبراهيم (قال
إسحاق:
أخبرنا. وقال
الآخران: حدثنا)
جرير عن
الأعمش، عن
إبراهيم
التيمي، عن
الحارث بن
سويد، عن
عبدالله. قال:
دخلت
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وهو يوعك.
فمسسته بيدي.
فقلت: يا رسول الله!
إنك لتوعك
وعكا شديدا.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"أجل. إني أوعك
كما يوعك رجلان
منكم" قال
فقلت: ذلك، أن
لك أجرين.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
"أجل" ثم قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "ما من
مسلم يصيبه
أذى من مرض
فما سواه، إلا
حط الله به سيئاته،
كما تحط
الشجرة
ورقها". وليس
في حديث زهير:
فمسسته بيدي.
[ش
(إنك لتوعك
وعكا شديدا)
الوعك قيل هو
الحمى وقيل
ألمها ومغثها.
وقد وعك الرجل
يوعك فهو موعوك].
{45}
Bize Osman b. Ebî Şeybe
ile Züheyr b. Harb ve İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. îshâk: Ahberanâ,
ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Cerîr A'meş'den,
o da İbrahim Et-Teymî'den, o da Haris b. Süveyd'den, o da Abdullah'dan naklen
rivayet etti, Abdullah şöyle demiş:
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in yanına girdim. Kendisi şiddetli hasta idi. Elimle ona
dokundum. Ve :
— Yâ Resûlallah! Gerçekten sen şiddetli ıztırab
nevbeti geçiriyorsûn! dedim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem):
«Evet! Ben sizden iki
adamın nevbet geçirdiği gibi, şiddetli nevbet geçiriyorum.» dedi. Ben :
— Bunun sebebi senin için iki ecir olmasıdır,
dedim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Evet!» dedi. Sonra
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kendisine hastalık veya başka bir şeyden eza isabet eden hiç bîr
müslüman yoktur ki, Allah onunla günahlarını ağacın yapraklarını döktüğü gibi
dökmesin!» buyurdular.
Züheyr'in hadîsinde:
«Elimle ona dokundum...» cümlesi yoktur.
45-م - (2571) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا: حدثنا
أبو معاوية. ح
وحدثني محمد
بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
حدثنا سفيان.
ح وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم.
أخبرنا عيسى
بن يونس ويحيى
بن عبدالملك
بن أبي غنية.
كلهم عن
الأعمش. بإسناد
جرير. نحو
حديثه. وزاد
في حديث أبي
معاوية. قال
"نعم. والذي
نفسي بيده! ما
على الأرض
مسلم".
{M-45}
Bize Ebû Bekr b. Ebî
Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye rivayet
etti. H.
Bana Muhanımed b. Râfi'
de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân
rivayet etti. H.
Bize îshâk b. İbrahim
dahi rivayet etti. (Dediki): Bize İsa b. Yûnus ile Yahya b. Abdi'l-Melik b. Ebî
Ganiyye haber verdiler. Bu râvilerin hepsi A'meş'den Cerîr'in isnadiyle onun
hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır.
Ebû Muâviye'nin hadîsinde:
«Evet! Nefsim yed-i
kudretinde olan Allah'a yemin olsun! Yeryüzünde hiç bir müslüman yoktur
ki... buyurdu.» ziyâdesi vardır.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî
«Kitâbu'l-Merdâ»'nın bir iki yerinde biraz ziyâde ve noksan farkiyle tahric
etmiştir.
Ubbî diyor ki : «Hasta
dolaşan kimsenin doktor olmasa bile hastanın elinden tutması, hasta dolaşmanın
âdabından olabilir:»
Va'k: Bâzılarına göre
sıtma demektir. Bir takımları sıtmanın verdiği elem ve titreme olduğunu
söjdemişlerdir.
Bundan önceki babda
hastanın yanında hastalığının onu üzecek şekilde ağır veya fena olduğunu
söylememek gerektiğine tenbih etmiştik. Burada ise bilâkis Hz. Abdullah b.
Mes'ud'un bu tenbihin hilâfına konuştuğunu görüyoruz. Fakat onun kiminle
konuştuğu düşünülürse hilâfına konuşma olmadığı anlaşılır. Hastalığın
ağırlığından bahsedilmemesi, hastayı üzeceği ve ye'se düşüreceği içindir. Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise bundan müteessir olmazdı. Hastalığının
şiddeti söylenince; evet, diyerek tasdik etmesi de bunu gösterir. Hastalığının
fazla elem vermesi, ecrinin kat kat artması içindir. Nitekim bir hadîs-i
şeriflerinde :
«insanların en şiddetli
belâya maruz kalanları biz Nebileriz, sonra evliya, daha sonra derece derece
suleha gelir.» buyurmuşlardır.
«Ben sizden iki adamın
nevbet geçirdiği gibi, şiddetli nevbet geçiriyorum.» buyurması da bunun ecri
kat kat artmak için olduğuna işarettir.